Tıp fakültesi öğrencileri beyaz önlüklerini giydi

Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencileri beyaz önlüklerini giydi
ZONGULDAK (İHA) - Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencileri beyaz önlüklerini giyerek hekimlik yolunda ilk adımlarını attı.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencileri, Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle beyaz önlüklerini giyerek hekimlik yolunda ilk adımlarını attılar.
Törene, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Seyfullah Kara ve Prof. Dr. Haktan Özaçmak, Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Murat Can, akademik-idari personel, öğrenciler ve aileleri katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende Tıp Fakültesi öğrencilerinden oluşan grup tarafından mini bir müzik dinletisi gerçekleştirildi. Dinleti sonrasında konuşan Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Murat Can, büyük çabalarla hekimliğe adım atan öğrencileri tebrik ederek, “Zor bir maratonu bitirip başka zor bir maratona başlıyorsunuz. Dünyanın en zor mesleklerinden birini öğreneceksiniz. Hekimlik bilgi ve sanatın beraber uygulandığı bir meslektir. Akıl ve bilimin size yol göstermesini diliyorum” dedi.
Törende konuşan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı, 150’den fazla öğrencinin bu yıl beyaz önlük giyerek mesleğe ilk adımlarını attıklarını belirterek, “Beyaz güzeldir, beyaz özeldir. Beyaz her zaman beyaz kalmalı” dedi ve öğrencilerin hem eğitim hayatlarında hem meslek hayatlarında madden, manen ve ahlaken hep beyaz kalmaları temennisinde bulundu.
Beyaz önlük giyme töreni, konuşmaların ardından fakülteye yeni başlayan Dönem-I öğrencilerine akademik personel tarafından beyaz önlüklerinin giydirilmesi ile sona erdi.
Polis ve Jandarmadan uyuşturucu operasyonu: 2 gözaltı

Polis ve Jandarmadan uyuşturucu operasyonu: 2 gözaltı
ZONGULDAK (İHA) - Zonguldak İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından uyuşturucu madde sattıkları ve bulundurdukları neticesinde 2 kişi göz altına alındı. 8 extacy hap, 15 gram kubar esrar ve 1 adet uyuşturucu madde kullanma aparatı ele geçirildi.
Edinilen bilgiye göre, Zonguldak’ın Alaplı ilçesi Alaplı ilçesi Yenidoğanlar köyünde uyuşturucu madde satan ve bulunduran 2 kişi ekipler tarafından kıskıvrak yakalandı. Alaplı ilçe J.K.lığı ve KOM Şb. Müdürlüğü ekipleri ile birlikte A.Y.(24) ve S.C.(31) isimli şahısların uyuşturucu madde sattıkları ve bulundurdukları öğrenildi. Harekete geçen ekipler takip faaliyeti esnasında devriyeyi fark eden şahısların kaçmaya çalışması üzerine şahıslar yakalanarak etkisiz hale getirildi. Şahısların yapılan üst aramalarında satışa hazır vaziyette 8 adet extacy hap, 15 gram kubar esrar maddesi 1 adet uyuşturucu madde kullanma aparatı ele geçirildi. Şahıslar gözaltına alınarak adli makamlara sevk edildi.
Nadir görülen zehir, karı kocanın hayatını kararttı

Nadir görülen zehir, karı kocanın hayatını kararttı
ZONGULDAK (İHA) - Zonguldak’ta yedikleri konserveden zehirlendikleri tahmin edilen çift "Clostridium Botulinum" toksini sebebiyle yaşam mücadelesi veriyor. Bülent Ecevit Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Doç Dr. Özcan Pişkin, zehrin son derece önemli olduğunu ifade etti. Pişkin, "Çok tehlikeli bir zehir. Bir gramının bile 1 milyon insanı öldürecek kadar güçlü bir zehir. Hatta sarin gazından 100 bin kat daha güçlü olduğu söyleniyor" dedi.
Çaycuma ilçesine Kayıkçılar Köyünde yaşayan Ramazan (55) ve Zuhriye Yıldız (54) çifti evde yedikleri turşu ve pekmezin ardından evlerinde rahatsızlandı. Çift önce ilçedeki sağlık kuruluşuna başvurdu. Çift ardından BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne sevk edildi. Burada tetkikleri yapılan çift yoğun bakıma alındı. Yedikleri konserveden zehirlendikleri tahmin edilen ve hastalıklarına sebep olduğu düşünülen ölümcül gıda zehirlenmesi olan 'Botulizm' nedeniyle hayati tehlikeleri süren çiftin tedavileri sürüyor.
'Nadir görülen ölümcül zehirlenme'
Bu tür zehirlenmelerin nadir görüldüğünü aktaran Bülent Ecevit Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Doç Dr. Özcan Pişkin, bu tür zehirlenme vak'alarının konserve, fırında alüminyumda pişirilen patates, ev yapımı salça ve süt ürünleriyle bulaşabileceğini aktardı. Zehrin; sarin gazından bile 100 bin kat daha güçlü olduğunu aktaran Pişkin, "Geçen pazartesi günü Çaycuma Devlet Hastanesi'ndeki doktor arkadaş bizleri aradı. Solunum sıkıntısı nedeniyle yatırdığını ve tanıyı koyamadığını aynı şekilde eşinin de bir gün önce solunum sıkıntısı yaşadığını Zonguldak Merkezdeki özel bir hastanede mekanik ventilatöre (solunum cihazı) bağlı olduğunu söyledi. Bizde hastayı bize göndermesini istedik. Hasta bize geldikten sonra yaptığımız tetkik ve muayenede zehirlenmesi bizim normal sık gördüğümüz zehirlenme tablosuna benzemiyor çünkü bütün tetkikler nofrmaldi. Yine hastanın eşinin bir gün önce benzer şikayetlerle Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesine başvurduğunu öğrendik. Ulusal Zehir Danışma Merkezi ile irtibata geçtik. Yaptığımız görüşmeler, tetkikler neticesinde Klostriolim Botulinum mikrobunun sebep olduğu Botulinum toksini tanısını koyduk. Bu toksin oldukça nadir görülen yeryüzündeki en zehirli toksinlerden biri. Biz hızlı bir şekilde İl Sağlık Müdürlüğü'nü, Tarım İl Müdürlüğü'nü ve Ulusal Zehir Danışma Merkezi'ni alarma geçirdik. Geç kalmamıza rağmen Ankara’dan hızlı bir şekilde anti toksinini onaydan geçirttik ve tedaviye başladık. Ancak çok fazla yanıt alamadık çünkü antitoksinin etki edebilmesi için ilk 24 saatte müdahale edilmesi gerekiyor. Buna rağmen ısrarlı taleplerimiz doğrultusunda tedavisine başladık. Şuan karı koca yoğun bakımda tedavileri devam ediyor" diye konuştu.
“Nereden bulaştığını bilmiyoruz”
Çiftin en son ne yediğini bilmediklerini ve yakınlarının söylemlerinden yola çıktıklarını ifade eden Pişkin, "Botulinum toksini nadir görülüyor ama yapılan çalışmalarda uygun koşullarda iyi pişirilmemiş konservelerden bulaşıyor. Yine yapılan çalışmalarda alüminyum folyoda fırında pişirilmiş patateste, ev yapımı salçada, süt ürünleriyle bulaşabildiği biliniyor. Ülkemizde en çok uygun ısıda ve uygun pişirilmemiş ev yapımı konservelerden bulaştığını biliyoruz. Hastamızın ne yediğini bilmiyoruz. Hasta yakınları net bir şey ifade etmiyorlar. Evde konserveleri varmış ama emin değiliz. Birde hasta yakınları deve sucuğu yediğini ifade ettiler. Tarım İl Müdürlüğü konu hakkında çalışmalarını sürdürüyor" ifadelerine yer verdi.
“Uygun ısı olmadan tüketmeyin”
Kapağı şişen veya kapağı paslı olan konservelerin kesinlikle tüketilmemesi konusunda uyaran Doç. Dr. Pişkin, "Kapağı şişmiş ya da kapağı paslı konserveleri kesinlikle tüketmemelerini konservelerde renk değişimine uğramış kokusu değişmiş ürünleri tüketmemelerini ve bütün gıdaları uygun ısıda pişirildikten sonra tüketmesini tavsiye ediyoruz. Literatür çalışmasında var yine toplu yenen yemeklerden sonra Trabzon’da 24 vak'alık bir seri var. Yine benzer şekilde 6 ailenin etkilendiği bir durum var. Çok tehlikeli bir zehir bir gramı uygun verildiği takdirde 1 milyon insanı öldürecek kadar güçlü bir zehir. Hatta sarin gazından 100 bin kat daha güçlü olduğu söyleniyor" dedi.
"Doktor şüphelenince zehirlenme olduğunu öğrendik"
Ramazan Yıldız’ın kardeşi Osman Yıldız, yaşanan olayları gazetecilere anlattı. Yıldız, “Olay Perşembe günü akşam saatlerinde meydana geldi. ilk olarak Çaycuma sevgi tıp polikinliğine sevk ediliyor. Karın ağrısı şikayeti diye serum takılıp geri gönderiyorlar. Sonra tekrar şikâyeti üzerine Çaycuma Devlet Hastanesine getirdim. Burada da tekrar serum takılıp filmleri çekildi. Doktor durumdan şüphelenip tetkikleri yapıldı. En son buraya sevk edildik ve zehirlendiğini burada öğrendik. Tedavileri burada devam ediyor. Ne yedikleri hakkında pek bir bilgim yok. Konserve kavanozu olarak turşu açmışlar birde pekmez kendi yaptığımız doğal pekmezden yemişler pekmezin kokusunun tuhaf olduğunu söylediler ama tam kesin olarak bir şey bilmiyoruz” şeklinde konuştu.
Öte yandan 2015-2017 yılları arasında saptanan 446 botulinum zehirlenmesi yaşandığı ve bu vak'aların 36'sının ölümle sonuçlandığı öğrenildi. İncelenen vak'alarda kapağı bozuk, çizik yada şişmiş konservelerin olduğu belirtildi.
16 yaşındaki genç lösemiye yenik düştü

16 yaşındaki genç lösemiye yenik düştü
BARTIN (İHA) - Ankara’da lösemi tedavi gören 16 yaşındaki Bartınlı lise öğrencisi hastanede hayatını kaybetti.
Bartın’ın Amasra ilçesine bağlı Çanakçılar köyünde yaşayan 16 yaşındaki Sedatcan Coşkun, 2 yıl önce lösemi kanserine yakalandı. Hemen tedavi sürecine başlanan Coşkun, Amasra Çok Programlı Lisesindeki eğitimine de devam etti. Kasım ayında tedavi için Ankara Şehir Hastanesine giden genç, önceki gün fenalaşarak yoğun bakıma alındı. Talihsiz genç, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Öğrencinin ölüm haberi sınıf arkadaşlarını ve akrabalarını yasa boğdu.
“Atatürk kadını olarak Demokrasi Havarisiyim..”

“Atatürk kadını olarak Demokrasi Havarisiyim..”
Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkan Adayı Neriman Posbıyık, son günlerde parti içerisinde yaşananlarla ilgili olarak Kahverengi Kafe de basın toplantısı düzenledi.
Neriman Posbıyık, ‘Parti içerisinde oynana kirli oyunun içerisine girmeyeceğiz’ dediği konuşmasında şu görüşlere yer verdi.
“Delege seçimlerinin bütün hızıyla devam ettiği bu süreçte sizlerle paylaşmak istediğim çok önemli konular var.Benim bu sürece nasıl başladığımı ayrıntılarıyla anlatmak, gözden kaçan bazı noktaların altını çizmek istiyorum. Son yerel seçimlerden önce Eylem Ertuğrul, Halil Posbıyık'tan randevu talep eder. Kendisinin milletvekili olmak istediğini, yardımlarını beklediğini söyler. Halil Bey de kendisine "Çok memnun olduğunu, gençlerin siyasette bir yerlere gelmesi gerektiğini, tüm desteğinin yanında olduğunu" söyler. Bu konuşma her iki tarafın mutlu ifadeleriyle sona erer. Bu diyalog seçimden önce olur.Halil Posbıyık belediye başkanı adayı olduğunda, Eylem Ertuğrul, kendisini ziyaret eder ve belediye meclis üyesi olmak için talepte bulunur. Halil bey bunu da olumlu karşılar ama hatırlatır: "Sen milletvekilliğini hedefliyordun" der. Eylem Ertuğrul "Önce belediye meclisi üyesi olmak istiyorum" cevabını verir. Halil bey bunun üzerine "Başarılı olmanı istiyorum. Seninle çalışmak isterim. Belediye Meclis üyeliğinin birinci sırasına ismini yazıyorum" der. Ve hazırlanan ilk belediye meclis üyeliği listesinde Eylem Ertuğrul, ilçe yönetim kurulu üyeleri Burak Karaarslan ve Şenay İşeri yer alır. Evraklar İlçe Seçim Kurulu'na gönderilir ama Eylem Ertuğrul il yönetiminden Burak Karaarslan ve Şenay İşeri ilçe yönetim kurulu üyeliklerinden zamanında istifa etmedikleri için isimleri reddedilir.
Hatırlıyorum Halil Posbıyık, bu sürpriz gelişme üzerine iki gün kala listeyi yeniden hazırlamak zorunda kalmıştı. İşin en çarpıcı yanı, buraya dikkatinizi çekiyorum. İsimleri, kendi hataları nedeniyle reddedilince, Eylem Ertuğrul kendi yerine eşini, Burak Karaarslan kendi yerine babasını, Şenay İşeri de kendi yerine eşini listeye aldırmak ister. Halil Posbıyık bu teklifleri kabul etmez. Gelelim sonraki gelişmelere... Karadeniz Ereğli ilçe yönetimi yaşanan zaafiyetler üzerine ne yazık ki Kayyuma götürüldü. Süreci üzülerek izliyordum. Ehliyetli bir yönetimin oluşması gerekiyordu. Eylem Ertuğrul'un ismi ortalarda dolaşırken, tam adaylık sürecinin ortasında, teknesine atlayıp Ereğli'den uzaklaşmış ve tatile gitmişti. Uzun süre ortalarda görünmedi. Osman Yavuz'a teklif götürüldüğünü biliyorum ama kendisi de işlerinin yoğunluğu nedeniyle kabul etmedi. Partiyi bu sıkışmış, yönetilemez durumdan çıkarmak gerekiyordu. Arkadaşlardan bana pek çok ısrarlı talep geliyordu. Önceleri reddettim, böyle bir planım yoktu. Ama gelinen noktada bana ihtiyaç olduğu ortaya çıktı, bunu bir görev olarak kabul ettim ve ilçe başkanlığı için aday oldum. Aslında ilçeyi sağlıklı bir şekilde kongreye götürebilmek için üç aylığına aday olmaya karar vermiştim. Ama süreç öyle gelişti ki, bir kadın olarak siyaset yapmamın engellenmek istenmesi, anti demokratik müdahaleler, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ün bizlere kazandırdığı seçme seçilme hakkını yok sayan bir yaklaşım, kararımı değiştirmeme neden oldu. Bu mücadeleye devam etmeliydim. Bu arada ilginç bir gelişme oldu, siyasetten uzaklaşıp teknesine atlayarak denize açılan genç arkadaşı Genel Merkez Kayyum yönetiminin başına atadı. Sonra da biliyorsunuz ilçe yönetimine adaylığını açıkladı. Şaşırdım, sanki daha önce yaşananlar hiç olmamış... Bu süreçte gelip açıkça, "Siz benim büyüğümsünüz. Şimdi böyle bir yola girmek istiyorum" dese "Yanındayım, yolun açık olsun" diyeceğim. Ama böyle olmadı. Sonradan görüyoruz ki, burada Zonguldak-Devrek-Çaycuma politikası ve lobisi yine devreye girmiş. İl Başkanı ve milletvekili sıralamasında belirleyici olmak için kollar yine sıvanmış. Yine Ereğli ve Alaplı devre dışı bırakılmak isteniyor. CHP'nin kongre dönemlerinde bu lobi her zaman harekete geçer, Ereğli ilçe yönetiminin seçimlerine müdahale eder. Her dönem Ereğli-Alaplı politikalarını Zonguldak politikaları düzenler. Şu andaki yönetim kurulu üyelerinin kimlerden oluştuğuna bakarsanız orada da Zonguldak politikası temsilcilerini net olarak görürsünüz. Yine aynı oyun oynanıyor. Bu açıkça bölme, hizipçilik ve Ereğli'yi etkisizleştirme hareketi... Bu kirli oyunun parçası olamam. Bu süreçte anti demokratik uygulamalar ve masa başı oyunlarla, sadece mahalle seçimlerine müdahale edilmekle kalınmadı, Belediye Başkanı Halil Posbıyık üzerinde de bir yıpratma kampanyası başlatıldı. Yok ikimiz CHP'yi ele geçirip saltanat kurmak istiyormuşuz, yok diktatörmüş... Delege seçimleri sırasında Belediye Meclisi üyelerine hakaretler edildi. Seçim kurallarına aykırı olarak sandıklara müdahale edildi, listelerle oynandı, bilgiler saklandı, seçim anında kendi listeleri usulsüz olarak üyelerin ellerine tutuşturuldu. Gizli oy açık sayım ilkesine bağlı kalınmadı. CHP ahlakına uymayacak davranışlar sergilendi. Ok yaydan çıkmış, Zonguldak Merkez, Devrek, Çaycuma lobisi Ereğli'ye yine kaybettirme oyunları içinde... Bunu partililerimizin, Ereğli kamuoyunun bilgisine ve değerlendirmesine sunuyorum. Ben bu oyunların bir parçası olamam. Bu yıpratma süreci CHP'ye asla hizmet etmez. Partiyi ve şehri ileri taşımak için demokratik bir yarış değil, kişisel hesaplaşmalar, düşmanlaştırmalar görüyorum. Bazen bir mücadeleyi sürdürür ve kazanırsınız ama döner bir bakarsınız ki aslında bu savaşın kazananı yok. Herkes kaybetmiş... İşte burada tam da bunu görüyorum. Kazananın da kaybedeceği bir mücadele... Yıllardır bu partide samimiyetle mücadele vermiş bir nefer olarak şunu söylemek isterim ki bizler düşman değil yol arkadaşlarıyız. Bu ülkenin iklimini değiştirmek, Cumhuriyet değerlerini korumak ve geliştirmek için güç birliği yapması gereken partilileriz. Anti demokratik müdahaleler, masa başı oyunlar olmasa biz bu seçimi kazanırız, hiç kuşkum yok ama kesinlikle demokratik, kurallara uygun bir seçim yaşanmıyor.
Bugüne kadar hep gördük. CHP ilçe örgütü dar grupçuluk ve ekipçilik yapmayı tercih etti. “Benim adayım seçilmeyecekse, CHP kaybederse kaybetsin” dendi. Bunu son iki seçimde de 2014-2019 yaşadık. Görüyorum ki bu zihniyet birleşerek güçlenmiş. Ulusal gündemi takip ettiğimizde CHP’nin itibarsızlaştırılması için menfaat odaklarının yapmaya çalıştıkları kumpasları görüyoruz. Bu yaklaşımlar ancak bunlara hizmet eder. İç çekişmelerin partiyi kendi kabuğuna nasıl hapsettiğine, halktan kopardığına tanık oluyoruz. Bu partide ahde vefa, liyakata saygı gibi erdemleri unutmayıp, korumamız gerekiyor. CHP’yi iktidara taşımak için var gücüyle çalışanlara ve bunu başaranlara hakkını vereceksiniz. CHP ilçe örgütü neden CHP’ye oy veren insanların hep gerisinde kalıyor biliyor musunuz? Çünkü ter dökmeden, halka ulaşmadan, masa başı planlarla, entrikalarla ve lobilerle iş yapılma kültüründen ötürü… Gençlere tavsiyem de budur. Bırakın, lobiciliği, entrikaları, ele geçirme anlayışını, kural dışılıkları, masa başı, kapı arkası taktikleri, dar grupçuluğu… Halka ulaşın, parti ilkelerini, programını, Atatürk’ü anlatın. Sosyal demokrasinin güçlü örneklerini verin.
Bu süreçte bana güç veren, yanımda olan bütün dostlara teşekkür ediyorum.
Dün olduğu gibi yarın da partimizin iktidara gelmesi için bir üye olarak görevden kaçmam. Var gücümle çalışırım. Partiye zarar verecek gelişmeleri engellemek için birlik ve beraberlik içinde mücadele ederim. Ancak Neriman Posbıyık olarak böyle bir yıpratma sürecinin parçası olmayacağımı bildiriyorum. Yaşananları protesto ediyorum. Ereğli'nin öncelikli olacağı ve parti demokrasisinin egemen kılınacağı bir CHP için mücadeleye devam edeceğim. Zonguldak-Devrek, Çaycuma lobiciliğinin değil Ereğli'nin kazanması için mücadele edeceğim. Ama bu kirli oyunun bir parçası olmayacağım. YAŞASIN CUMHURİYET HALK PARTİSİ… YAŞASIN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…
YAŞASIN CUMHURİYET… Hepinize katıldığınız için teşekkür ederim”
-
Tıp fakültesi öğrencileri beyaz önlüklerini giydi
30 Kasım 2019 -
Polis ve Jandarmadan uyuşturucu operasyonu: 2 gözaltı
30 Kasım 2019 -
Nadir görülen zehir, karı kocanın hayatını kararttı
30 Kasım 2019 -
16 yaşındaki genç lösemiye yenik düştü
30 Kasım 2019 -
“Atatürk kadını olarak Demokrasi Havarisiyim..”
29 Kasım 2019