KARDEMİR'den "filtre" açıklaması

KARDEMİR'den "filtre" açıklaması
Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları A.Ş (KARDEMİR) tarafından "Termik Santral Bacalarına Filtre Takılması" hakkındaki yasal düzenleme konusunda bir süredir şirketin haberlere konu olması dolayısıyla açıklama yapıldı.
Fabrikadan yapılan açıklamada, şirketin enerji santralinin ilk kez 1939 yılında işletmeye alındığını, proses gazlarını yakarak üretim yapan toplam 77,5 MW kapasiteli bir enerji santrali olduğu belirtildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
"Termik Santral Bacalarına Filtre Takılması ile ilgili yasal düzenleme konusunda bir süredir basında yer alan haberlerde şirketimizin adı da geçmektedir.
KARDEMİR enerji santrali ilk kez 1939 yılında işletmeye alınmış olup, proses gazlarını yakarak üretim yapan toplam 77,5 MW kapasiteli bir enerji santralidir. Santralın gaz+kömür yakan kısmının kapasitesi 27,5 MW’dır. Bu santralimizde bulunan 3 kazan çıkışına 2008-2010 yılları arasında yaklaşık 9,7 milyon dolar yatırım harcaması ile Elektro Statik Filtreler yapılmıştır. Bu filtrelerden birincisinin açılışı da dönemin Çevre ve Orman Bakanı olan Prof. Dr. Veysel Eroğlu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu yatırımlarla yasal emisyon sınırlarının altına çekilen kazan bacalarının tamamı halen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının online sistemine veri göndermekte olup, emisyon izlenmesi anlık olarak Bakanlığımız tarafından yapılmaktadır. 2013 yılında hizmete alınan 50 MW’lık enerji santralimiz ise atık gazların elektrik enerjisine çevrildiği bir tesis olup, kömür kullanımı söz konusu olmayan bir santraldir. Şirketimizin, bahse konu haberlerde geçen termik santralle bir ilgisi bulunmamaktadır."
Safranbolu Belediyesi aralıksız çalışıyor

Safranbolu Belediyesi aralıksız çalışıyor
Safranbolu Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Belediyeden yapılan açıklamada, Esentepe ve Barış mahallelerinde Fen İşleri Müdürlüğü Asfalt Şantiye Şefliği tarafından tamamlanan asfalt serme işleminin ardından sanayi bölgesindeki çalışmaların da tamamlandığı belirtildi.
Açıklamada, "Belediyemiz çalışma programı ve halkımızın talepleri dahilinde kentimizin tüm bölgelerinde hizmetlerimiz devam ediyor. Ekiplerimiz büyük bir özveri ile Safranbolu ve Safranbolulu vatandaşlarımızın hayatlarını normal şartlarda idame ettirebilmeleri için 7/24 görevlerinin başındalar. Tüm mahalle ve caddelerde çalışmalarımız aralıksız devam edecek" denildi.
GMİS Yönetim Kurulu, Türk-İş Genel Kurulunda

GMİS Yönetim Kurulu, Türk-İş Genel Kurulunda
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil ve yönetim kurulu, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) 23’üncü Genel Kuruluna katıldı. Programda konuşan Yeşil, "5 bin maden şehidimizin kanıyla, canıyla ve on binlerce çalışanıyla Zonguldak Maden Havzası, ülkemiz sanayinin ve ekonominin itici gücü oldu" dedi.
Ankara’da düzenlenen Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) 23’üncü Genel Kurulunda, Türk-İş’in aldığı karar doğrultusunda Zonguldak’tan bir maden işçisi madenci elbisesi ile protokolde diğer sektörlerin işçileriyle birlikte en ön sırada yer aldı.
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil, genel kurulun ikinci gününde bir konuşma yaptı. Yeşil, “Genel Maden İşçileri Sendikamız, Türkiye’de kurulan ilk 3 sendikamızdan birisidir. 17 Kasım’da 73’üncü yaşımızı kutladık. Bu yıl aynı iş yerinde 28’inci dönem toplu iş sözleşmemizi imzaladık. 1965 yılında madenci kardeşlerimiz Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar’ı Kozlu’daki hak ve demokrasi mücadelemizde şehit verdik. 1990 yılının sonunda, Zonguldak Maden İşçileri olarak Türkiye’ye ve dünyaya örnek bir grevi hayata geçirdik. 29 yıl önce 4-8 Ocak 1991 tarihlerinde Zonguldak ve bölge halkıyla bütünleşerek, yaklaşık 150 bin kişiyle Zonguldak-Ankara yolunda haklı mücadelemizi haykırdık ve sesimiz tüm dünyada yankılandı. 1994 yılında maden ocaklarımızı ve demir-çelik fabrikalarımızı kapatmak, satmak isteyenlere karşı, maden işçileri ve bölge halkı olarak yine meydanlara çıktık, sesimizi yükselttik; işimize, aşımıza, ülkemizin ve milletimizin geleceğine sahip çıktık. Mücadelenin önderi, Genel Başkanımız ve Türk-İş Genel Sekreteri Şemsi Denizer’i 1999 yılında bir cinayet sonucu kaybettik. Hiçbir baskı ve tehdit bizi mücadelemizden vazgeçiremedi” dedi.
"Maden işçilerimiz tek ses, tek yürek"
Sonraki yıllarda da maden ocaklarının özelleştirilmesine ve madenlerde, yer altında taşeron uygulamasına şiddetle karşı çıktıklarını ifade eden Başkan Yeşil, “Madenciler olarak tek yürek, tek ses olduk, Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumunda taşeron uygulamasının kaldırılmasını sağladık. Bu acı deneyimlere rağmen, 2017’de yasal düzenleme yaparak TTK’nın küçük parçalara bölünerek özelleştirilmesini gündeme getirdiler. Maden işçilerimiz yine tek ses, tek yürek oldu ve sesimiz Ankara’da, TBMM’de duyuldu ve bu yanlış düzeltildi. Maden işçileri olarak sesimizin duyulmasını sağlayan muhalefet partilerine ve gerekli düzenlemeyi yapan iktidar partisi temsilcilerine teşekkür ediyoruz. Önceki yıllarda olduğu gibi bu haklı mücadelemizde her zaman yanımızda olan Türk-İş Genel Başkanı Sayın Ergün Atalay’a ve yönetim kurulu üyelerine huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyoruz. Türkiye işçi sınıfının en büyük çatı kuruluşu olan Türk-İş’in üyesi olan böyle bir sendikanın 18’inci Genel Başkanı olarak karşınızda olmanın haklı gururunu yaşıyorum. Beni bu göreve layık gören arkadaşlarıma, huzurlarınızda, bir kez de buradan teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“171 yıldır kömür üretiyoruz”
Zonguldak Maden Havzasında 171 yıldır taş kömürü üretildiğini ifade eden GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, “Yaklaşık 5 bin maden şehidimizin kanıyla, canıyla ve on binlerce çalışanıyla Zonguldak Maden Havzası, ülkemiz sanayinin ve ekonominin itici gücü oldu. Ancak 1990 sonrası uygulanan dış kaynaklı ekonomik politikalarla ülkemizdeki üretim ekonomisi tahrip edildi. Madencilik sektörü de bundan nasibini aldı. Tüketime ve dış krediye bağımlı büyüyen Türkiye borç batağına sürüklendi. Genel Maden İşçileri Sendikası olarak işimize, aşımıza, ülkemizin ve milletimizin geleceğine sahip çıkarken her ortamda ve her şart altında çözüm önerilerimizi de ortaya koyduk” dedi.
“TTK, tam kapasite ile çalışır hale getirilmelidir”
Türkiye’nin taş kömürü ithalatı için yılda 4-5 milyar dolarını dışarıya verecek lüksü olmadığını sözlerine ekleyen GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, “Türkiye Taşkömürü Kurumu en kısa sürede tam kapasite ile çalışır hale getirilmeli ve yıllık 5 milyon ton üretim hesabı yapılmalıdır. Türkiye Taşkömürü Kurumunda yer üstünde çalışan işçi arkadaşlarımız ve Maden Tetkik Arama Kurumunda çalışan arkadaşlarımız arasındaki ücret farklılıklarının giderilmesini ve eşit işe eşit ücret verilmesini istiyoruz. Bölgede bulunan Kardemir ve Erdemir’in ihtiyacı havzamızdan karşılanmalı, olası ambargolara karşı demir-çelik sektörü güvence altına alınmalıdır. Türkiye Kömür İşletmelerine, Türkiye Taşkömürü Kurumuna ve Maden Tetkik Arama Kurumuna sahip çıkılmalı ve bu kurumlar daha aktif hale getirilmelidir. Örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalı, sendikalaşmayı teşvik edecek düzenlemeler yapılmalıdır. Kamuda ve özel sektörde yandaş sendika uygulamalarına son verilmelidir. Türkiye’de Emek Platformu’nun yeniden oluşturulması için işçi ve memur sendikaları tüm samimiyetlerini ortaya koymalıdır. Kayıt dışı ekonominin sendikal örgütlenme ile ortadan kaldırılacağı, sendikal örgütlenme arttıkça Sosyal Güvenlik Kurumunun daha sağlıklı bir yapıya kavuşacağı ısrarla anlatılmalıdır. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, gelir vergisi dilimleri ücretliler lehine yeniden düzenlenmelidir. İşçilerin kıdem tazminatına el uzatılmamalıdır. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizin sorumlusu biz işçiler, emekçiler değiliz. Ülkemizi yönetenleri buradan bir kez daha uyarıyoruz; Asgari ücreti düşük tutarak ve vergi keserek, Toplu iş sözleşmelerinde kazanımlarımızı sınırlayarak, enflasyonun altında ücret zammını dayatarak, yeni vergiler çıkartarak, tüketim mallarına zam yaparak, ekonomik krizin faturasını bize kesmenize izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
Genel kurula GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Genel Sekreter Hüseyin Kolçak, Genel Mali Sekreter Volkan Yıldız, Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tayfun Demir, Karadon, Kozlu, Üzülmez, Armutçuk, Amasra, MTA ve Merkez Servisleri Şubelerinin şube başkan ve yöneticileri ile eski Genel Başkan Ahmet Demirci katıldı.
Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Değirmenci.

Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Değirmenci: "Asgari ücretin ne kadar olacağını hepimiz az çok biliyoruz"
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun 2020'de geçerli olacak asgari ücret görüşmeleriyle ilgili, "Asgari ücretin ne kadar olacağını hepimiz az çok biliyoruz" dedi.
Değirmenci, eski Hak-İş Genel Sekreteri ve Özçelik-İş Sendikası eski Genel Başkanlarından Metin Türker’in ölümünün 22. yılında mezarı başında anıldığı programa katıldı. Geçirdiği rahatsızlık sonucu 6 Aralık 1997'de tedavi gördüğü Amerika'da hayatını kaybeden Türker için ölümünün 22. yılında Öğlebeli Mahallesi'ndeki anıt mezarı başında mevlit okunarak dua edildi.
Program sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Değirmenci, asgari ücretin Türkiye'de 25 milyon insanı ilgilendirdiğini söyledi.
Her ne kadar bekar ve çalışan bir insan için asgari ücret tespit edilse de ülkedeki gerçeklerin böyle olmadığını ifade eden Değirmenci, "Evli olup da 2-3 tane çocuğu olan binlerce kişi asgari ücretle çalışıyor. Hak-İş olarak, asgari ücret tespit komisyonuna itirazımız vardı bizim, bu itirazımız devam ediyor. Çünkü bir tek konfederasyonun komisyonda bulunuyor olması bütün çalışanları temsil ediyor anlamına gelmiyor. O açıdan bizim itirazlarımız devam ederken, Türk-İş Genel Başkanı bir 'DİSK ve Hak-İş'in görüşlerini alacağız' diye açıklama yaptı. Bu görüşlerle ilgili söylemin ötesinde bir adım atılmış değil. Hak-İş ve bağlı sendikalar olarak çağrılarının içinin dolu olmasını bekliyorum" dedi.
"Beklentileri karşılayacak bir ücretin tespit edilip açıklanması lazım"
Asgari ücret tespiti yapılırken işletmelerin sorunlarını da dikkate almak gerektiğini vurgulayan Değirmenci, şunları kaydetti:
"Onlarında gücünü dikkate almak lazım. Buna göre ortaklaşa beklentileri karşılayacak bir ücretin tespit edilip açıklanması lazım. Hükümetin de asgari ücretle işçi çalıştıran işletmelere ve toplu sözleşmelerin uygulandığı işletmelere ayırarak değerlendirme yapması lazım. Vergi indirimi, sigorta pirimini, toplu sözleşmenin olduğu işletmelere destek olması lazım. Geçmişte bunun için adımlar atıldı ama bunlar yeterli olmadı. Bu aynı zamanda da sendikalaşmayı arttıracak ve kayıt dışılığı önleyecek. Bizim beklentilerimiz, asgari ücretin konuşulduğu dönemde çalışanların ve sendikal yaşamın eksiklerini, sıkıntılarını toplu şekilde değerlendirilip çalışanları mutlu etmek. İş yerlerini koruyacak devletimizin gücünün devreye girerek çalışma barışının daha da güzelleştirecek bir sistemin ortaya çıkmasını bekliyoruz."
İki sırtında da kalp şekli oluşan balık ilgi odağı oldu

İki sırtında da kalp şekli oluşan balık ilgi odağı oldu
Bartın’da bir okulun akvaryumunda, üzerinde kalp şekli bulunan balık ilgi odağı oldu.
Bartın Atatürk İlkokulu’nda görevli rehber öğretmen Cihan Turan’a 1,5 ay önce Karabük’te yaşayan arkadaşı tarafından papağan türü balık hediye edildi. Turan da balığı görev yaptığı okulda öğrencilere hayvan sevgisi kazandırmak amacıyla oluşturdukları akvaryuma koydu. Okulda öğretmenler ve öğrencilerin birlikte besleyip büyüttükleri balığın sırtının iki tarafında da kalp şekilleri oluşmaya başladı. Bunun üzerine okulun maskotu haline gelen balığı öğrenci velileri de görmek için okula akın etti. Öğrencilerin her teneffüste başından ayrılmadığı balık ilgi odağı oldu.
Balığı okula getiren rehber öğretmen Cihan Turan, balığın hayvan sevgisini pekiştirdiğini belirterek, “Bu balık yaklaşık 1 buçuk ay önce Karabük’ten, arkadaşım vasıtasıyla okulumuza geldi. 20 gün önce falan müdür bey ve öğrencilerimiz balığın üzerinde bir kalp olduğunu, oluştuğunu söylediler. Dikkatlice baktığım zaman bende gerçekten o balığın üzerinde kalp şeklinde bir figür oluştuğunu gördüm. İşin ilginç yanı bu kalp balığın her iki yüzünde de var. Daha sonra öğrencilerimize ve okula gelen velilerimiz tarafından balık ilgi odağı haline geldi” dedi.
Balığa ilgiden memnun olduklarını da ifade eden Turan, “Maksadımız okulumuza akvaryumumuz ile hayvan sevgisini aşılamak, çevre sevgisini aşılamaktı. Bu balıkla beraber çocuklarımızda bu balık sevgisi, hayvan sevgisi, çevre sevgisi daha da pekişmiş oldu. İnşallah balığımıza ve hayvanlara karşı olan bu ilgi öğrencilerimiz ve velilerimizinde devam eder” diye